Hiçbir insanın parmak izi diğerinin aynı değil, olamaz da. Yaratılışta her insanın parmak izi farklıdır. Kriminal sistemde, suçluların bulunmasında parmak izi tek başına büyük bir rol oynamaktadır.
Ya diğer azalar ve organlar? Her biri kendi içinde bir başka harika ve paha biçilmez değerdedirler.
Hz. Mevlana'ya fakir bir adam gelmiş, geçim darlığından dert yanmış ve durumunu arz etmiş.
Hz. Mevlana, adama şu soruyu sormuş:
-“Eğer sana, azalarından birini kesip, yerine bin altın verelim deseler, razı olur musun?”
Eline-ayağına, kaşına-gözüne dikkat eden adamcağız, “Hayır” demiş, “Hiç razı olmam” diye cevap vermiş.
Hz. Mevlana adama “Ey kardeşim! Madem ki razı olmazsın, niçin geçim sıkıntısından şikâyet edersin? Fakirim diyorsun; ama altından daha kıymetli azaların varken, vücudun sıhhatte ve afiyette iken, niçin bunları sana bedava ihsan eden ALLAH'a şükretmiyorsun?” demiş ve şu ayeti okumuş: “Nimetlerin kıymetini bilir, şükreder, emrettiğim gibi kullanırsanız nimetlerimi arttırırım” (İbrahim-7).
Bütün mesele nimeti bilmek, nimetin farkına varmak, nereden geldiğini bilmek, kimin verdiğini düşünmektir.
Şükür ise, nimetin içinde nimetin veriliş şeklini, onun içinde de nimeti vereni hatırlamaktır. Gerçek şükür de bu olsa gerektir. Bereketin kaynağı da bu sırlarda yatıyor.
Halil İbrahim Seyithanoğlu